Yani sektör uzmanları ve analistler mevcut teşviklerin bütün yıl sürmesi halinde bile yıl sonunda toplam pazarın 350 bin adet civarında kapanacağını düşünüyor. Eğer ÖTV ve KDV indirimleri mart sonunda biterse ve yılın geri kalan dönemi için ek başka tedbirler devreye girmez ve kredi faizlerinde bir düşüş olmazsa o zaman pazarın 300 bin adetler civarında yılı tamamlaması söz konusu. Yani bütçede yer alan 24 milyar TL’lik gelire ulaşmak 2019’da pek mümkün gözükmüyor. GİB’in 500 bin adetlik pazara ilişkin yaptığı hesaplamadan yola çıkarsak, 300 bin adetlik bir pazardan elde edilecek toplam ÖTV geliri 14.4 milyar TL’ye iniyor. Mevcut teşviklerin devam etmesi halinde ise oluşacak 350 bin adetlik pazarla bütçeye eklenecek gelir 16.8 milyar TL’ye ulaşıyor. Yani yıl içinde aksi bir durum olmaz ve piyasa şartları değişmezse, hükümetin motorlu taşıtlardan beklediği ÖTV geliri 7.2 ila 10 milyar TL arasında azalacak. Bu da önemli bir bütçe açığı olarak ortaya çıkacak.
İSTİHDAM KAYIPLARI
Bağımsız analiz firması EBS Danışmanlık’ın Genel Müdürü Erol Şahin’in bu konudaki saptamaları önemli. Şahin, “En düşük ÖTV diliminin matrahına göre, yani yüzde 45 ÖTV ile satılacak 100 bin adet otomobil satışının getireceği ÖTV+KDV tahsilatı 4 milyar 977 milyon TL iken teşvikle oluşabilecek 200 bin adetlik satışın tahsilatı ise 7 milyar 476 milyon TL oluyor” yorumunu yapıyor. Sonuç olarak otomotiv pazarına her açıdan bakmak gerekiyor. Eğer iç pazar daralırsa bu hem Türkiye genelindeki 1000’e yaklaşan yetkili satıcıları vuruyor hem de otomotiv sanayini etkiliyor. Ocak ayı sonuçları ortada, iç pazardaki büyük daralmanın etkisiyle otomobil üretimi yüzde 16, toplam üretim yüzde 12 düştü. Ama en önemlisi pazarın düşmesine bağlı olarak bütçede yaratacağı büyük açık. 10 milyar TL’lik bir açık olmaması için her türlü tedbirin devreye sokulması gerekiyor. Unutulmaması gereken en önemli nokta satılmayan malın vergisi olmaz. Sektör paydaşlarının bunu hükümete çok iyi anlatması gerekiyor.
VERGİ teşviklerine rağmen otomotiv pazarındaki daralmanın en önemli etkenlerinden biri kredi faizlerinin yüksek olmasından kaynaklanıyor. Bu konuda otomotiv sektörü yetkilileri her fırsatta gayrimenkul sektörüne sağlanan desteklerin benzerinin kendilerine yapılmasını istiyor. Ancak bu noktada devletten beklenti yerine markaların da bankalarla işbirliği yaparak finansman yükünü üstlenmesi büyük önem taşıyor. Erol Şahin bu konuyu şu şekilde değerlendiriyor; “Bugün 200 bin adetlik ek bir satış için gerekli kredi miktarı yaklaşık 14 milyar TL’dir. Yüzde 1.75 oranında olan sıfır araç kredisinin yüzde 0.99 çekilmesi son derece önemlidir. Firmalar ve devlet desteği ile karşılanacak bu desteğin devlet tarafından kamu bankalarınca duyurulması ve araç alımı için kredi çekmek isteyen alıcılara geçmiş sorgulamasında kolaylık sağlanarak uygulanması, satışları ciddi oranda ivmelendirecektir. Bu bağlamda kamu bankalarının riski de araç rehini ile minimum seviyede olacaktır. Aynı desteklemenin sektörün dinamo alıcısı pozisyonunda olan kiralama sektörü için uygulanması mümkündür ki bu sektör için ciddi bir can suyu olur.”